Sayfalar

14 Haziran 2013 Cuma

Tevrat'ın değiştirilmesi, bozulmuş Tevrat'taki çelişkiler, Siyonizm ve Üstün Irk inancı

Tevrat'ın değiştirilmesi, bozulmuş Tevrat'taki çelişkiler, Siyonizm ve Üstün Irk inancı
Tevrat'ın değiştirilmesi, bozulmuş Tevrat'taki çelişkiler, Siyonizm ve Üstün Irk inancı

Cenab-ı Hak Adem (A.S) dan beri Hak Peygamberlerini gönderdi. Böylece (Rahman ve Rahim) olduğu için şefkat ve merhametle bütün kullarına dünya ve ahiret saadetinin yolunu gösterdi. Bütün peygamberle­rin hepsi hakkı temsil etmişlerdir. Hepsi İslâm peygamberleridirler. Adem (A.S), Nuh (A.S), İbrahim (A.S), Musa (A.S), İsa (A.S) ve son peygamber Hz.Muhammed (S.A.V).

Adem (A.S)'a 10 sahife, Şit (A.S)'a 50 sahife, İdris (A.S)'a 30 sahife ve İbrahim (A.S)'a 10 sahife gönderildi.
Hz.Musa (A.S)'a TEVRAT
Hz.Davut (A.S)'a ZEBUR
Hz.İsa (A.S)'a İNCİL
Son Peygamber Hz.Muhammed (S.A.V)'e de KUR'AN-I KERİM gönderildi. Kur'an-ı Azimüş-Şan, kıyamete kadar bütün insanlığa Dünya ve Ahiret, saadet yolunu göstermek üzere gönderilmiştir.

Tarihen bilinen gerçek odur ki; çeşitli şekillerde Kur'an-ı Azimüş- Şan'dan önce gönderilen İlâhi kitaplar çeşitli kimseler tarafından çeşitli zamanlarda tahrif edildiler. Yalnız Kur'an-ı Azimüş-Şan bir noktası dahi değişmeden muhafaza olunmuştur ve Cenab-ı Hak Kur'an-ı Azimüş-Şanı Kıyamete kadar muhafaza edeceğini de bildirmiştir.

Bugün Hz.Musa (A.S)'a gönderilen Hak Kitap Tevrat'ın, Hz.Davut (A.S)'a gönderilen Hak Kitap Zebur'un, Hz.İsa (A.S)'a gönderilen Hak Kitap İncil'in aslını bulmak mümkün değildir, bunlar değiştirilmişlerdir.
TEVRAT NASIL TAHRİF EDİLDİ?

Tevrat, bütün dünya Yahudilerinin emirlerine sıkı sıkıya bağlı oldukları din kitabıdır. Tevrat, asırlardır Yahudilerin hayatlarını, dünyaya bakış açılarını, diğer insanlara karşı düşünce ve tavırlarını düzenlemiştir. Yahudiler Tevrat'ın tamamen vahye dayalı ve ilahi bir kitap olduğunu iddia ederler. Önemli olan nokta da burasıdır.

Elimizdeki Tevrat, gerçekten Allah tarafından indirilmiş orjinal metin­lerle aynı mıdır? Yoksa Tevrat, orjinalliği bozulmuş, dolayısıyla ilahi niteliği kaybolmuş bir kitap mıdır? Bu sorunun cevabı bizzat Tevrat'ın kendisi araştırılarak rahatlıkla bulunabilinir.

Tevrat, Kitab-ı Mukaddes'in ilk kısmını oluşturur (İkinci kısım İncildir). 39 Kitaptan meydana gelmiştir. Ve bu 39 kitabın yalnızca ilk 5 tanesi Hz.Musa'ya verilen bölümlerdir. Beşinci bölüm olan Tesniye'de Hz.Musa'nını ölümünün anlatılması bundan sonraki bölümlerin başkaları tarafından yazıldığını ortaya koymaktadır.

"Rabbin sözüne göre Rabbin kulu Musa orada, Moab diyarında öldü. Ve Moab diyarına Beyt-Peor karşısındaki derede onu gömdü." (Tesniye Bölümü, 34/5-8)
Tevrat'ı takip ettiğimizde kalan bölümlerin Musa'nın ölümünden sonra Yahudilerin başına geçen kişilerin hayatlarını ve verdikleri emirleri kapsadığını görürüz. Bundan dolayı, Tevrat, yüzlerce yıl boyunca değişik kişiler tarafından yazılmış ve ilahi niteliğini yitirmiş bir kitaptır.
Tevrat'ın değiştirildiği, içerdiği çelişkili ifadelerden rahatlıkla anlaşılmaktadır. Bu çelişkilerin Musa'nın beş kitabında dahi var olması, bu bölümlerin de hahamların tahrifatına uğradığını göstermektedir.
900 sayfalık Tevrat yukarıdan aşağı incelendiği zaman aşağıdaki 4 sebepten dolayı kutsal Tevrat'ın baştan aşağı değiştirilmiş olduğunu görmek mümkündür:
1.  ÇELİŞKİLER
2.  SİYONİZM VE ÜSTÜN IRK İNANCI
3.  ALLAH İNANCI
4.  ALLAH'IN PEYGAMBERLERİNE İZAFE EDİLMESİ MÜMKÜN OLMAYAN, HAŞA CİNSEL SAPIKLIK VE GAYRİ AHLAKİ DURUMLARIN İZAFE EDİLMESİ.
Türkiye'deki Mason Üstad-ı Azamlarından Hayrullah Örs,
Tevrat'ın zaman içinde tahrif edildiğini şu şekilde anlatmaktadır :

"Eski Ahid, özellikle Tevrat (Musa'nın 5 kitabı, Tekvin, Çıkış, Levililer, Sayılar ve Tesniye), Yahudiler ve Hıristiyanlarca, yakın zamana kadar Tanrı'nın Musa'ya doğrudan doğruya yazdırdığı kitap olarak kabul edilmekte idi. Ama iki yüzyıldan beri yapılan incelemeler, bunların çok yeni diyebileceğimiz zamanlarda yazıldığını ve çeşitli maksatlarla tarih boyunca değişikliklere uğratıldığını ispatlamıştır." (Musa ve Yahudilik, Hayrullah Örs, sf.34-35)


DEĞİŞTİRİLMİŞ TEVRAT'TAKİ ÇELİŞKİLER

Aşağıdaki çelişkili ayetler, Tevrat'ın orjinal metinlerinden farklı
olduğunun en açık delilleridir.


"...Ve İbrahim dedi; "Ya Rab Yehova! Bana ne vereceksin?" (Tekvin
Bölümü, 15/2-3)

"Ve Tanrı Musa'ya söyleyip dedi: Ben Rabbim ve İbrahim'e, îshak'a
ve Yakub'a kadir olan Tanrı olarak göründüm. Fakat onlara Yehova ismimle malum olmadım." (Çıkış Bolümü, 6/2-3)
"Ve Saul'un kızı Mikal'ın ölümü gününe kadar çocuğu olmadı."
(II. Samuel Bölümü, 6/23)

"Saul'un kızı Mikal'ın Meholalı Barzillay oğlu Adriel'e
doğurmuş olduğu beş oğlunu kral aldı." (Samuel Bölümü, 21/8)
"Ve Suriyeliler İsrail'in önünden kaçtılar. Ve Davud, Suriyeli­lerden yedi yüz araba cenkçiler ile kırk bin atlı telef etti ve ordu başbuğu Şofak'ı vurdu ve orada öldü." (II.Samuel Bölümü, 10/18)

"Ve Suriyeliler İsrail'in önünden kaçtılar ve Davud, Suriyelilerden yedi bin araba cenkçiler ile kırk bin yaya asker öldürdü. Ordu başbuğu Şofak'ı da öldürdü." (I. Tarihler Bölümü, 19/18)

"Ve bir karış kalınlıkta idi ve onun kenarı bir kese kenarı gibi, zambak çiçeği gibi, işlenmişti, iki bin banyo ihtiva ederdi." ( I. Krallar Bölümü. 7/5)

"Ve kalınlığı bir avuç idi. Ve kenarı bir kese kenarı gibi, zambak çiçeği gibi işlenmişti ve içine üç bin banyo alırdı." (II. Tarihler Bölümü, 4/2)
"Arah oğulları yedi yüz yetmiş beş." (Ezra Bölümü, 2/5) "
Arah oğulları, altı yüz elli iki." (Nehemya Bölümü, 7/10)

"Ahazya kral olduğu zaman kırk iki yaşında idi ve Yeruşalem'de bir yıl krallık etti." (II.Tarihler Bölümü, 22/2)

"Ahazya kral olduğu zaman yirmi iki yaşında idi ve Yeruşalem'de bir yıl krallık eti." ( II. Krallar Bölümü,8/26)

"Ve Yakub o yerin adını Peniel koydu, çünkü: "Allah yüz yüze gördüm ve canım sağ kaldı, dedi." (Tekvin Bölümü, 32/30)

"Ve dedi yüzümü göremezsin, çünkü insan beni görüpte yaşayamaz." (Çıkış Bölümü, 33/20)
DEĞİŞTİRİLMİŞ TEVRAT'TA, SİYONİZM VE ÜSTÜN IRK İNANCI

"Siz Allahın, Rabbin oğullarısınız.. Çünkü sen, Allah'ın, Rabbe mukaddes bir kavmisin ve Rab üzerinde olan bütün kavimlerden üstün olarak, kendine has bir kavim olmak üzere, seni seçti." (Tevrat, Tesniye Bölümü, 14/2)

"Ve Allah'ın Rabb'in sana teslim edeceği bütün kavimleri bitireceksin, gözün onlara acımayacak." (Tevrat, Tesniye Bölümü, 7/16)

Hahamlar, kendi görüşleri doğrultusunda tahrif ettikleri Tevrat'a, Yahu­dilerin sahip oldukları üstün ırk inancını da eklemişlerdir.

Yahudiler, Tevrat'tan çok daha önceleri, kendilerinin bütün ırklardan üstün olduklarına ve dünyanın gerçek sahibi olduklarına inanmaktaydılar. Yahudi geleneklerinin ve ideolojisinin temel kitabı olan Kabala, Tevrat inmeden çok daha önceleri bu sapkın inançlar üzerine kurularak yazılmıştır. Daha sonra, bütün insanları eşit kılan Tevrat'ı da, Yahudi hahamları değiştirmişler ve bu Kutsal Kitap'a üstün ırk inançlarını eklemişlerdir.

Bu sapkın inançlara göre; Yahudiler Allah'ın seçtiği ve üstün kıldığı bir kavimdir ve yeryüzü onlara aittir. Fakat "goyimler" (Yahudi olmayan, insan görünümündeki hayvan demektir) dünyayı haksız olarak ele geçirmişlerdir.

İşte Yahudilerin bu inançlara olan bağlılıkları, tarih boyunca diğer mil­letlere kin ve düşmanlık beslemelerine yol açmıştır. Bu sapkın görüşe göre, Rab Yehova yalnız İsrailoğullarını sevmektedirler.

"...Ve onlardan nefret ettim. Fakat size dedimSiz onların topraklarını miras olarak alacaksınız ve ben size onu mülk olarak vereceğim. Ben, sizi milletlerden ayırt eden Allah'ınız Rabbim." (Levililer Bölümü, 20/25)

Ve bu inançlara göre Rab Yehova, Yahudileri dünya hakimi kılacaktır.
"Ben dedim: Siz ilahlarsınız ve hepiniz yüce olanın oğullarısınız. Kalk ey Allah! Yeryüzüne hükmet, zira milletle­rin hepsine sen varis olacaksın." (Tevrat, Memurlar Bölümü, 82/6-8)
Siyonizm ise, bu inançlar uğruna, Yahudilerin insanlara karşı duyduğu nefret ve üstünlük hırsının adıdır. Tevrat, Yahudilerin bu dünya hakimiyetine nasıl ulaşacaklarını da anlatmıştır:
"Eğer kendi yüreğinde, "Bu milletler benden çokturlar, nasıl onların mülkünü alabilirim?" dersen, onlardan kork­mayacaksın... Allahın Rab o milletleri önünden azar azar kovacak, onları çabukça bitiremezsin yoksa senin üzerinde kır hayvanları çoğalır." (Tevrat, Tesniye Bölümü, 7/17/,22)
Görüldüğü gibi, Tevrat, Yahudilerin diğer milletleri yavaş yavaş yok edeceğini söylemektedir. Siyonizm ise bu taktik doğrultusunda, dünya çapında uyguladığı plânlarda, uzun vadeli hedefler gütmektedir. Diğer mil­letlerin, kademeli bir şekilde Yahudilere boyun eğmesi planlanmaktadır.
Yahudiler, kendi eserlerinde de bu üstün ırk inancını sık sık dile geti­rirler. Siyonizmin fikir babası Ahad Ha'am Nietzsche Yahudilerin üstün ırk inancını şöyle ifade ediyor:
"Yaratılış merdiveninde farklı basamaklar olduğunu herkes doğal olarak kabul eder: Önce inorganik nesneler, bitkiler ve hayvanlar âlemi sonra konuşan yaratıklar ve hepsinin üstünde Yahudiler.". (Sources de la Pensee Joive Contenporaine, sf. 49)

Yahudilerin üstün ırk inançlarını ve diğer milletlere bakış açılarını Tevrat ayetleri açık bir şekilde anlatmaktadır:

"Ve aranızda yürüyeceğim ve sizin Allah'ınız olacağım ve siz benim kavmim olacaksınız." (Levililer Bölümü, 26/12)


"Ve ecnebiler senin duvarlarını yapacaklar ve kralları sana hizmet edecekler. Kapıların daima açık duracak, milletlerin servetini ve sürgün getirilen krallarını sana getirsinler diye, gece gündüz kapanmayacaklar. Çünkü sana kulluk etmeyen millet harap olacak. Ve seni sıkıştıranların oğulları sana eğilerek gelecekler ve seni hor görenlerin hepsi senin ayaklarının tabanlarında yere kapana­caklar ve sana, Rabb'in şehri Kudüs'ün Sion'u diyecekler. Ve milletlerin sütünü emeceksin." (İşaya Bölümü, 60/10-16)

"Saf altında tartılan Sion'un değerli oğulları." (Tevrat, Yeremyanın Mersiyeleri Bölümü, 4/2)

"İşte, şimdi bildim ki, bütün dünyada Allah yoktur, ancak İsrail'de yardı." (II. Krallar Bölümü, 5/15)

"Sizi, bugün olduğu gibi bütün kavimlerin arasından Seçtim." (Tesniye Bölümü, 10/15)
"Kızlarınızı, onların oğullarına vermeyeceksiniz ve oğullarınıza ve kendinize onların kızlarından almayacaksınız."
(Nehemya Bölümü, 13/25)

"Bütün göklerin altında olan kavimler üzerine bugün senin dehşetini ve korkunu koymaya başlayacağım, onlar senin haberini işitecekler ve senin yüzünden titreyip kıvranacaklar."
(Tesniye Bölümü, 2/25)

"O Allah ki, bana öçler verir, kavimleri bana tabi kıllar" ( II. Samuel Bölümü, 22/48)

"Hiç bir leş yemeyeceksiniz; onu yabancıya satabilirsin, çünkü sen Allah'ın, Rabbe mukaddes bir kavmisin." (Tesniye Bölümü, 14/21)

Yahudi hahamları, asırlar önceki meslektaşlarının uydurdukları bu ayetlere son derece bağlıdırlar. Bütün Yahudi toplumunu bu telkinlerle yetiştirirler.
Başka bir kaynakta Yahudilerin ağzından kendi üstün ırk fikirleri şöyle anlatılıyor:

"Tanrı tüm evreni dört temel ayırım yani, mineral, bitki, hayvan ve insan üzerine kurmuşsa da, aslında beşinci bir türün var olduğu yazılmıştır. Bu da Am İsrael, yani Yahudilerdir. O'nun dördüncü türden, konuşanlar topluluğu insan­lardan ayıran mesafe, insanı hayvandan ayıran mesafeden daha az değildir." (Rav Yoel Kahn, "La cinguieme dimension" Rencontres Habad No. 25, 1989, sf. 15)
Halbuki KUR'AN-I Azimüş-Şan, hahamlar tarafından yapılan bütün bu üstün ırk uydurmalarını reddetmekte ve gerçeği şöylece ortaya koymaktadır:

"....Yahudiler: "Biz, Allah'ın çocukları ve sevgilileriyiz."
derler. De ki: "Hayır, siz de onun yarattığı birer İnsansınız."
 (Maide Suresi, 18)

DEĞİŞTİRİLMİŞ TEVRAT'TA  ALLAH İNANCI

"Tanrıya inanmak Yahudiliğin temel başlangıç noktası değildir. Resul Jeremiah bile İsrail'in başkaldırısını, Tanrının ağzından şöyle anlatır: Beni terk ettiler ve kanunlarımı uygulamadılar.'Eski hahamların bu sözü yorumlama şekli ise: İnançlarından vazgeçsinler ama kanunları uygulasınlar". (Şalom Gazetesi, 8 Mart 1989)

Yahudi dini, tamamen gelenekler üzerine kurulmuştur. Bir Yahudi için din, Allah'ın hoşnutluğu ve yakınlığından çok, üstün ırk inancını ve koyu gelenekleri ifade eder.

Bütün Yahudi ibadetleri, sembolleri, Yahudi ırkının üstünlüğü ve Yahudi geleneklerinin korunması mantığına bağlıdır, ibadetlerde yüceltilen Allah değil, Yahudilerin kendileridir. Dolayısıyla Yahudilik, gerçekte, kitabı hahamlar tarafından yazılmış bir ideolojidir, ideolojisini kibire dayandıran bir yapının ise, Allah'la bağlantı içinde olması mümkün değildir. Türkiye Yahudilerinin yayın organı Şalom Gazetesi konu hakkında şöyle diyor:

"Tanrıya inanmak Yahudiliğin temel başlangıç noktası değildir. Resul Jeremiah bile İsrail'in başkaldırısını, Tanrının ağzından, şöyle anlatır: "Beni terk ettiler ve kanunlarımı uygulamadılar." Eski hahamların bu sözü yorumlama şekli ise: "İnançlarından vazgeçsinler ama kanunları uygulasınlar" olmuştur." (Şalom Gazetesi, 8 Mart 1989)

"İnançlarından vazgeçsinler ama kanunları uygulasınlar", bu ifade Yahudi hahamların Allah'a ne derecede inandıklarını göstermektedir. Hahamların gözünde sapık Yahudi adetleri Allah inancından daha önemlidir.
Bu yüzden Yahudilerin çoğu, gerçeği görseler dahi asla dinlerinden vazgeçmezler. Yahudilerin bu tutucu tavrı KUR'AN-ı Azimüş-Şan'da şöyle anlatılır:
"Kimi Yahudiler, kelimeleri konuldukları yerlerden saptırırlar, dillerini eğip bükerek ve dine bir hınç besleyerek: Dinledik ve karşı geldik, derler… Onlar az bir bölümü dışında inanmazlar. " (Nisa Suresi 46)

"Onlardan bir bölümü Allah'ın sözünü işitiyor, akıl erdirdikten sonra, bile bile değiştiriyorlardı." (Bakara Suresi 75)



Allah'ın sözlerini bile bile değiştiren, dini öğrenip anladıktan sonra dinledik ve karşı geldik diyen bir yapının, Allah'a inanıyor olması da mümkün değildir. Yahudilik, Allah inancı üzerine kurulmadığı gibi, tam tersine, Yahudileri ilahlaştırmıştır:

"Ben dedim: Siz İlahlarsınız ve hepiniz yüce olanın oğullarısınız... Kalk ey Allah! Yeryüzüne hükmet!" (Mezmurlar Bölümü, 82/6-8)

Yahudilerin üstün ırk öğretileri, Allah'ı dahi kendileri karşısında boyun eğebilecek bir varlık olarak düşünmelerine neden olmuştur:

"Ve dedi; Artık sana Yakub değil, İsrail denilecek; çünkü Allah ile uğraşıp yendin." (Tekvin Bölümü, 32/28)

İnsanlara yenilen, mağlup olan bir varlık, tabii ki Allah olamaz; Bu Yahudi hahamların kendi ateizmlerini Tevrat'a sokmak için uydurdukları bir kıssadır.

Yahudiler kendilerini ilahlaştırırken, Allah'a insani vasıflar vermişlerdir.

"Ve günün serinliğinde bahçede gezmekte olan, Rab Allah'ın sesini işittiler." (Tekvin, 3/8)
"O zaman Rab, uyanan adam gibi, şaraptan bağıran yiğit gibi uyandı." (Mezmurlar Bölümü 78/65)

"Ve Rab, yeryüzünde adama yaptığına pişman oldu ve yüreğinde acı duydu." (Tekvin Bölümü, 6/6)

Bu Tevrat ayetlerinde görünen gerçek, Yahudilerin kendilerini hem milletlerden, hatta Allah'tan bile üstün gördükleridir.
Yahudilere insanüstü vasıflar veren hahamlar, Allah'a insani acizlikler atfetmişlerdir. Sonuçta "İsrail" kelimesini, Allah ile uğraşıp yenen manasına getirmişlerdir. (İsrail kelimesinin gerçek manası Yakub demektir. Ben-i İsrail demek Yakub’un oğulları demektir.)

Bu da Yahudilerin yaşadıkları dinin, Allah inancına değil, yalnızca Yahudilerin üstünlüğü melankolisine ve koyu geleneklere dayandığını göstermektedir.

Yahudi dininin ilginç bir özelliği de ahiret inancına yer vermeyişidir. 900 sayfalık Tevrat'ın hiç bir yerinde cennet veya cehennemden bahsedile­mez. Tamamen dünya hayatına yönelik olan Tevrat'ın bu hale gelmesi de, kuşkusuz Hahamların eseridir.

Kuran'ın üçte birine yakın bölümünde ahiret hayatının anlatılması, gerçek dinde bu konunun ne denli önemli olduğunu göstermektedir.

Şüphesiz, aslında orjinal Tevrat da bu konuyu ayrıntılarıyla anlatmış olmalıdır. Fakat, ahiret ve dolayısıyla öldükten sonra hesap verileceği gerçeği hahamların pek hoşuna gitmemiştir. Bu da, bu bölümleri Tevrat'tan çıkarmalarına neden olmuştur.

Yahudilerin Tevrat'tan ahiret inancını çıkarmaları, dünya hayatına olan bağlılıklarından kaynaklanmaktadır. Kur'an da bu konu şöyle anlatılıyor:
"Andolsun, sen onları (Yahudileri) insanlardan (hatta) müşrik olanlardan ziyade hayata düşkün bulacaksın. Onlardan her biri arzu eder ki (Kendisine) bin yıl ömür verilsin. Halbuki onun çok yaşatılması kendisini azaptan uzaklaştırıcı değildir. Allah, onlar ne işlerlerse, hakkıyla görücüdür." (Bakara Suresi , Ayet: 96)
DEĞİŞTİRİLMİŞ TEVRAT'TA GAYRİ AHLÂKİ GÖRÜŞLER

Hahamlar Tevrat'a, kendi sapkın görüşlerine uygun olarak, ahlâkı bozacak emir ve konuları katmayı da ihmal etmemişlerdir. Bu sapık ayetler, Tevrat'ın orjinal metinlerinden farklı olduğuna da delil oluşturmaktadırlar. Aile içi cinsel ilişkiye varan bütün sapıklıklar Tevrat'ta övgüyle anlatılır. Hahamların Tevrat'a ekledikleri Lut Peygamber ve kızları hakkındaki çirkin iftira, sapık Yahudi adetlerinden olan ensest'i (aile içi cinsel ilişkiyi) meşru göstermek için uydurulmuştur:
Bunun yanısıra, Tevrat metinlerinde pek çok müstehcen ifade vardır. Bir ilahi kitapta bulunması mümkün olmayan ifadeler bozulmuş Tevrat'ta mevcuttur.

Tevrat'ta cinsel sapıklığın övülmesi ve teşvik edilmesi,. Yahudilerin her türlü sapıklığı rahatça, dini bir ibadet olarak yapmalarını sağlamaktadır.

(Bkz. İktibaslar, Tevrat ve Cinsel Sapıklık, S.262)
TEVRAT'TAKİ TAHRİFLER NASIL YAPILMIŞTIR?

Hiç şüphesiz bu tahrifler bir kısım kimselerin; NEFSİNE ESİR olmaları ve Şeytana uymaları dolayısıyla, kendi arzularına uygun şekilde ilahi bir kitabı tahrif etmeleri suretiyle meydana gelmiştir.

Kendi nefislerine esir oldukları ve ahlâken zafiyet içinde bulundukları için, ahlaksızlıkları rahatça yapabilmek maksadıyla onlara haşa peygam­berler de yapmışlardır gibi, göstermek suretiyle aynı ahlaksızlıklarını devam ettirmek istemişlerdir. Diğer yandan beni İsrail Tevrat'tan önce kendi ananelerini, örflerini KABALA adlı bir kitapta toplamışlardı ve bu KABALA'ya sıkı sıkıya bağlı idiler. Tamamen üstün ırk saplantısına dayanak hazırlanmış olan KABBALA'daki görüşlerini TEVRAT gönderildikten sonra da muhafaza ettiler, kendileri TEVRAT'a uyacaklarına, TEVRAT'ı eski ananelerine uydurmak yoluna saptılar. Böylece çeşitli hahamların, çeşitli zamanlarda yaptıkları değişikliklerle TEVRAT'ın içerisinde yukarıda sözü edilen çelişkiler, Allah inancıyla bağdaşmayacak bir çok yanlış cümleler ve üstün ırk fikirleri TEVRAT'ı doldurduğu gibi, diğer yandan da ahlâken kabul edilmesi mümkün olmayan bir çok hususlar da TEVRAT içerisinde yer almış bulunmaktadır. Bu değişikliklerin Hahamlar tarafından nasıl yapıldığı hakkında bir fikir elde edebilmek için önce Ben-i İsrail içerisinde Hahamların nasıl bir mevkiye sahip olduklarına bir bakış yapmakta, sonradan da Ben-i İsrail'in TEVRAT'tan önce sımsıkıya bağlı olduğu KABALA hakkında kısacıkta olsa bir fikir sahibi olmakta yarar vardır.

HAHAMLAR

Tevrat'ın büyük kısmını yazanlar, Yahudilerin üzerinde tarih boyunca kontrollerini sürdürmüş olan, hahamlardır.
Yahudilerin sapkın görüş ve geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olan hahamlar, orjinal Tevrat'ın getirdiği gerçek dini kabullenmemiş, kendi inançları doğrultusunda Tevrat'ı da değiştirmişlerdir. Meşhur Mason Hayrullah Örs, Tevrat'ı kimin yazdığı konusunda şunları söylemektedir:
"Kahinler yazısı denen kısımlarda, Yahudi şeriatı artık son ve kesin şeklini alır. Bunların bir hahamlar topluluğunun eseri olduğu anlaşılmaktadır. Bu topluluğun da bütün Musa kitaplarını (Tevrat'ı) yeniden elden geçirmiş oldukları bellidir. Ama kendi koydukları kuralları, hep Musa'nınmış gibi göstermişlerdir." (Musa ve Yahudilik, Hayrullah Örs, sh.36, 37)

Hahamlar, Tevrat'ı kendi inançları doğrultusunda bozarken, kendi statülerini de korumayı unutmamışlardır. Tevrat'ta hahamlara kayıtsız şartsız itaat edilmesine dair pek çok ayet vardır. Tevrat'ın çoğu yerinde kahin olarak geçen hahamlar şu şekilde anlatılmaktadır:
"Levi oğulları, kahinler yaklaşacaklar, Rabbin onları seçti ve her dava da, her dövüş de onların sözlerine göre olacaktır." (Tesniye Bölümü, 22/5)

"Ve her kim, Allah'ın Rabbe hizmet etmek üzere orada duran kahini veya hakimi dinlemeyerek küstahlıkla davranırsa, o adam ölecektir." (Tesniye Bölümü, 17/2)

Bu şekilde Tevrat'ı kendi inanç ve çıkarları doğrultusunda değiştiren hahamlar, tarih boyunca Yahudi toplumunu idare etmişlerdir. Bugün hâlâ İsrail Devleti'nde her iş hahamların sözüne göre yapılmaktadır.

Hahamların Tevrat üzerinde yaptıkları ekleme ve değiştirmeler, tek orijinal ilahi kitap olan Kur'an'da şu şekilde anlatılıyor:

"Artık (Ey mü'minler!) onların (Yahudilerin) size inanacaklarını umar mısınız? Halbuki onlardan (hahamlık eden) bir zümre vardır ki Allah'ın kelâmını (Tevrat'ı) dinlerlerdi de akılları aldıktan sonra onlar bunu bile bile tahrif (ve tağyir) ederlerdi (bozup değiştirirlerdi)." (Bakara Suresi, Ayet: 75)

"Artık vay hâllerine, Kitab'ı kendi elleriyle yazıp, sonra az bir değer karşılığında satmak için: Bu Allah katındandır, diyenlere. Artık yazıklar olsun elleriyle yazdıklarından dolayı onlara, yazıklar olsun kazandıklarına." (Bakara Suresi, 79)

Dolayısıyla Yahudilik, hahamların tutucu ve ırkçı düşünceleriyle meydana gelmiş bir ideolojidir. Fanatik hahamlar, eski dinlerdeki sapık inançları Tevrat'a ustaca yerleştirip, bu ideolojiye din süsü vermişlerdir.
KABALA

"Modern Masonluk kabalist esasları muhafaza etmiştir. Bundan başka mason sistemleri, tamamıyla kabalist fikirlere ve ilme dayandırılır." (Çırak Kardeşlik Kolu, no.3, sh. 13-14)

Kabbala, Tevrat inmeden çok daha önceleri Yahudi ruhban sınıfının geliştirdiği bir öğretidir. Kabala büyü ve Şeytani güçlerle bağlantı sanatıdır.
"Negatif güçlerin öğretisi" olarak tanımlanan Kabbalizm temelde Şeytan'ın dininin tüm özelliklerini içerir. Masonluk tamamen kabalist öğretiye dayalıdır:

"Gelenek" veya "Ağızdan kulağa" anlamına gelen Kabala "sır" esasına dayalıdır. Bu sırların tamamı, Jerusalem Lodge (Kudüs Locası)'nın üç Kabalisti tarafından ezberde tutulur. Kabalistlerden biri öldüğünde İsrail'in 70'ler Meclisi'nden (Sanhedrin) seçilen bir aday aynı bilgileri devralır.


"Kabala kitaplarının metinleri sembollerle doludur, Her devirde, bunların manasını bilen Üç Yahudi bulunur. Bunlardan ölenin yerine, bir alt kademeden (Sanhedrin, 70'ler Meclisi) en iyisi seçilir, diğer ikisi tarafından sırlara vakıf edilir." (Türk Mason Dergisi, s.21, sh.1095)

"Sanhedrin üyelerinin tümü büyü bilmek zorundadır."
(Das Reich Satans, Karl R.H. Frick, sh.85)


Faal, Kara büyü ve
 Şeytanlarla ilişki kurma ile ilgili bilgileri kapsayan Kabala, Masonik öğretinin temelini oluşturur. Bu nedenle Kabbala'nın teorik ve pratik uygulamaları ile ilgili bilgiler 33 kademeye ayrılmıştır. Kabbala'nın vermeye çalıştığı eğitimin özü ise metafizik güçlerle irtibat kurarak Evrenin Ulu Mimarı, yani Şeytan'ın sırrının tüm manalarını içeren bilgiye ulaşmaktır.

"Kabala büyücülüğün anlamını kavrar. Kabala sayesinde kara büyü dünya çapında itibar görmüştür." (Das Reich Satans, Karl R.H. Frick, sh.101)

"Kabala, bilinçaltının kapılarını açan ve ruhu saran manevi değerlerin dışarı çıkmasını sağlayan anahtardırMasonluk onu insanın yaşamı anlaması için gerekli görür." (New Age Mason Dergisi, sayı 77, sh.31)

"Pratikte Kabala, kötülüklerle ilgilenmenin yolu ve semboller yoluyla psikolojik dünya üzerinde güç kazanmanın tehlikeli bir sanatı ve büyüye dayalı bir formudur." (Kabbalah, Tradition of Hidden Knowledge, Zev Ben Shimon Halevi, sh.12)

Kabbalist eğitimle yetiştirilecek adaylar, Mason Üstad-ı Azamlar tarafından dikkatle seçilir ve aday, ancak bir kademenin bilgilerini tam anlamıyla hazmedince diğer bir kademeye geçebilir. Bu taktiğe Masonik dilde "Uykulu gözlere ışığın yavaş yavaş verilmesi" denir.
TALMUD

Yahudi hahamlar, Tevrat'ı bozup değiştirmekle yetinmemişlerdir. Tevrat'ta bulunan bütün hükümler hahamlarca biraraya getirilmiş, detaylandırılmış ve çeşitli eklemelerle açıklanmıştır. Talmud, bu Tevrat yorumunun, ya da başka bir deyişle tefsirinin ismidir.

Tevrat üzerinde yapılan bu yorum ve açıklamalar, asırlarca nesilden nesile  aktarılmıştır.

                                                                                                               

Milattan sonra 2.yy.'da bu yorum ve açıklamaları Yahudi Haham Nasi Yuda, yazılı hale getirerek Talmud'u oluşturmuştur. Bu Talmud iki kısımdan oluşur. Asıl kısmı oluşturan Mişna ile, yorum kısmını oluşturan Gamera.
Talmud, Yahudi dininde büyük önem taşımaktadır. Okullarda Tevrat ile birlikte okutulan Talmud, bir yasa niteliğindedir. Yahudilerin kabul ettiği şu prensipten, Talmud'a ne kadar önem verdikleri belli olmaktadır:
"Her Yahudinin öğrenimini üç kısma ayırması ve üçte birini Tevrat'ın eğitimine, diğerini Mişna'nın eğitimine ve diğerini
de Gemara'nm eğitimine ayırması gerekir." (ibrani  Edebiyatı, s. 14)

Hahamlar, Tevrat'taki dünya hakimiyeti ile ilgili hükümleri Talmud'da genişletmişlerdir. Bütün özlem ve isteklerini bu kitaba sokan hahamlar, Mesih inancını da Talmud'da detaylı olarak anlatmışlardır.
Bunun yanısıra, Yahudi ırkının üstünlüğü inancı, Talmud'da çok ayrıntılı olarak işlenmiştir. Yahudilerin üstünlüğü ahiret için de geçerlidir. Talmud'a göre cehennem ateşi Ben-i İsrail günahkârları ve hahamların talebeleri üzerinde etkili olmayacaktır.

Talmud, Yahudilerin dünyanın sahibi olduğunu ilan eder. Talmud'a göre, Yahudi olmayan birisinin malı, onu ilk bulan Yahudi'nindir. Yahudiler bütün ırklardan üstündür. Diğer milletlerin tohumu hayvan tohumudur.

Tevrat ve cinsel sapıklık

Tevrat ve cinsel sapıklık


TEVRAT VE CİNSEL SAPIKLIK
Kaptın günlümü, kız kardeşim, yavukluk!
Gözlerinin bir bakışı ile...                                                 
Okşamaların ne güzel, kız kardeşim, yavuklum!
Şaraptan ne kadar hoştur okşamaların,
(Neşideler Neşidesi Bölümü, 4/9-10)

Hahamlar Tevrat'a, kendi sapkın görüşlerine uygun olarak, ahlakı bozacak emir ve konuları katmayı da ihmal etmemişlerdir. Bu sapık ayetler, Tevrat'ın Orijinal metinlerin­den farklı olduğuna da delil oluşturmaktadırlar. Aile içi cinsel ilişkiye varan bütün sapıklıklar Tevrat'ta övgüyle anlatılır. Hahamların Tevrat'a ekledikleri Lut Peygamber ve kızları hakkında çirkin iftira, sapık Yahudi adetlerinden olan ensest'i (aile içi cinsel ilişki) meşru göstermek için uydurulmuştur.
"Ve Lut Tsoardan çıkıp dağda oturdu, ve iki kızı onunla beraberdi; çünkü Tsoarda oturmaktan korktu; ve o, ve iki kızı bir mağarada oturdular. Ve büyük kızı küçüğüne dedi: 'Babamız kocamıştır, ve bütün dünyanın yoluna göre yanımıza girmek için mem­lekette erkek yoktur; gel, babamıza şarap içirelim, ve babamızdan zürriyeti yaşatmak için onunla yatarız.'

Ve o gece babalarına şarap içirdiler ve büyük kız girip, babası ile yattı... Ve ertesi gün dedi: İşte dün gece babamla yattım, bu gece de ona şarap içirelim, sende gir onunla yat... Ve küçük kız kalkıp onunla yattı." (Tekvin Bölüm 19/30-36)

Bunun yanı sıra, Tevrat metinlerinde pek çok müstehcen ifade vardır. Bir ilahi kitapta bulunması mümkün olmayan aşağıdaki ifadeler bozulmuş Tevrat'tan alınmıştır:

Hıristiyanlık ve Yahudilik semavî midir?

Hıristiyanlık ve Yahudilik semavî midir?
Hıristiyanlık ve Yahudilik semavî midir?



Semavî dinler ifadesi altında, çok kere İslâm'la beraber Hıristiyanlık ve Yahudiliğin de zikredildiğine şahit oluyoruz. Halbuki, bu yanlış bir sınıflandırmadır. Dinleri isim isim ele alarak, meseleye şöyle bir göz atalım.

Yahudilik veya Musevîlik: Bugün Yahudilik, ne semavî bir dindir, ne de Hazreti Musa'nın dinidir. Sadece, Hz. Musa'dan sonra Yahudi alimleri tarafından ortaya konulmuş olan ve semavî olmayan bir inanış biçimidir.

Hıristiyanlık veya İsevîlik: Bugünkü Hıristiyanlık da Yahudilik gibi semavî bir din olmaktan uzaktır. Onu da, İsa Aleyhisselâm'dan sonra gelen büyük papazlar ve kâhinler ortaya koymuşlardır.

Bu durumda, Yahudi ve Hıristiyanlar hakkında "Semavî din ehli" demek doğru olmamaktadır. Onlar hakkında ancak, "Semavî kitap ehli" denilebilir.

Böyle denilmesi, Kur'an-ı Kerim'in ifadesine de uygun düşmektedir. Zira, Kur'an-ı Kerim, Hıristiyan ve Yahudiler için devamlı olarak "Kitap ehli" ifadesini kullanmaktadır.

Kur'an, onlara' "îman ehli" değil "Kur'an ehli" elediği halde bazılarının, "Hıristiyan ve Yahudiler de cennete gidecekler; çünkü onlar da iman sahibidir" demelerinin hiçbir dinî dayanağı bulunmamaktadır.

Bu sözün sahipleri, Kur'an'ın birçok ayetlerinin ısrarla "Kitap ehli" dediği Hıristiyan ve Yahudilere, Kur'an'a aykırı olarak "Onlar da iman ehlidir" demek suretiyle, Kur'an'a ters düşmüş olmuyorlar mı? Öyle ya, Kur'an ısrarla "Kitap ehli" dediği halde, onlar "îman ehli" diyorlar...

Tevrat ve İncil'i indiren Allah, o kitaplarda ismi "Yahudilik" ve "Hıristiyanlık" olan hiçbir din göndermediği içindir ki, o isimle anılan dinlere semavî dinler denilmesi doğru olmaz. Semavî dinler zaten çeşit çeşit değil, bir tanedir, onun adı da İslâm'dır.

îslâm, bütün peygamberlerin insanlığa tebliğ ettiği tek dinin adıdır.

Nitekim Kur'an, Âl-i İmran Sûresi 19. ayette; "Allah indinde tek din İslâm'dır" buyuruluyor.

Musa Aleyhisselâm'm dini de, îsa Aleyhisselâm'm dini de, İbrahim Aleyhisselâm'm dini de, Muhammed Aleyhisselâm'ın dini de İslâm'dır.



Gerçek böyle olunca, Hıristiyanlık ve Yahudiliğe nasıl semavî din denilir? Çünkü, hem Yahudilik hem Hıristiyanlık, orijinal dinin adı değil, Hz. Musa ve Hz. İsa'dan sonra, onlara gönderilen İslâm'ın bozulmuş vaziyetinin ismidir. Bozulmuş olmakla beraber, asılları hak ve gerçek olduğu için, bugün elde bulunan İncil ve Tevratlarda bazı hakikat kırıntıları  bulunabilir. Böyle olması, onlann bu şeklinin gerçek ve doğru kitap, Hıristiyanlık ve Yahudiliğin de semavî din olduklarını göstermez.

Bir kitap ve onun tarif ettiği din gerçek olmazsa, o dine inananlann cennete girmeleri nasıl mümkün olur?

Nitekim Kur'an'da, Âl-i İmran 85. ayette; "Kim İslâm dinînden başka bir din ararsa, ondan o din elbette kabul edilmeyecektir ve o kişi ahirette felâkete uğrayanlardan olacaktır" buyuruluyor.


Şu kadarını da söyleyelim:

Din tektir, ama şeriatlarda bazı farklılıklar olması mümkündür ve olmuştur. Meselâ bizim Peygamberimizin şeriatında iki kız kardeşi bir arada nikahlamak caiz olmadığı halde, daha önceki şeriatlarda caizdi.

Yani, İslâm'ın yanına Hıristiyanlık ve Yahudiliği de katarak hepsine birden "Semavî dinler" denilmesi doğru olmamakla beraber, "Hz. Musa şeriatı, Hz. İsa şeriatı, Hz. Muhammed şeriatı" denilmesi doğrudur.

Bu mânâda, Maide Sûresi 48. ayette; "-Ey Resulüm- Biz sizlerden her biriniz için bir şeriat ve minhac koyduk" buyuruluyor.

Minhac, bir şeriatın yolu, yöntemi ve değişmeyen iman esaslandır.

Ali Eren
Gazeteci-Yazar
28 Şubat 2002
e-mail: ali_eren@hotmail.com

Bu güne değin en çok tıklanılanlar